PALMERSTON, LORD; Sa Correspondance Intime; Paris, 1878. (II Cilt)
Osmanlı Devleti ile ilgili bazı düşünce ve tavırlarından notlar.
5 Haziran 1838: “Sultan’ı içtenlikle ve kesin olarak desteklemeliyiz.” (I, 178)
8 Haziran 1838: “Fransa ile Rusya arasında yapılacak bir anlaşmanın Avrupa açısından büyük bir tehlike olduğunu unutmamalıyız.” (s.184)
13 Eylül 1838: “Fethi Paşa’ya en iyi nasihatlarda bulundum”; (örneğin) “Sultan’ın Rusya ile arayı bozmaması ve bu güce ihtilaf nedeni olabilecek hiçbir haklı bahane vermemesini” önerdim. (s.184)
22 Eylül 1838: “Sultan’ın güçlü olmasının İngiltere çıkarına olduğuna kuşku yok!” (s. 186) “Bu ülkede en azından ilerlemenin temellerinin atılmış 9olduğunu kabule hazırım.” (s. 186-187)
24 Haziran 1839 Nizip Savaşı. 1 Eylül 1839: “Türk İmparatorluğuna gelince, eğer ona beş büyük devletin himayesi altında on yıllık bir barış sağlarsak ve bu yıllar Hükümet’in iç rejimini yeniden tesis etmekte yararlı bir şekilde kullanılırsa, tekrar saygın bir güç haline gelmemesi için hiçbir neden kalmaz.” (s.197)
CİLT: II
Osmanlı Devleti’ne sığınan Polonyalı ve Macar siyasi mültecileri olayı. Elçi Canning, Osmanlıları bu konuda ödün vermemeye teşvik ediyor. Palmerston’a yolladığı 17 Eylül 1849 tarihli mektupta şunu yazmış: “Desteğimi bir an çekseydim, Babıali’nin boyun eğeceğinden emindim… Şerefsizlik bize ait olacaktı” (II, 157-158)
25 Kasım 1851 tarihli (Normanby’a) mektup: “Çanakkale’den gelip geçen ve Tuna, Odessa, Taganrog ve Trabzon ile iletişim halinde olan ticaret Avrupa’nın bir çok milletleri ve özellikle de İngilizler için ciddi bir iştir.” (II, 285)
21 Eylül 1853: “..İmparator da aynı düşüncede olduğu sürece İngiltere’nin Rusya ile beraber olmasını diliyorum.” (II, 437)
Lord Aberdeen Hıristiyanları Osmanlı Devleti’nde egemen kılmak için bir memorandum hazırlamış. Lord Palmerston’un bu memo hakkındaki görüşleri.
7 Kasım 1853: ‘Memo’nun son kısmı Türklerin Avrupa’dan çıkarılmalarını ve Osmanlı Avrupası’nda büyük bir Grek devletinin kurulmasını hedef alıyor. Fakat böyle bir proje şimdiye kadar izlediğimizi izlediğimiz politikanın ilkelerine tamamen zıt olur. Bu projeyi hayata geçirmek için Türklere karşı Ruslarla birleşmemiz gerekir… Türklere Müslümanlıkları açısından hiçbir taraftarlığım bulunmuyor ve Hıristiyan olmalarından son derece memnun olurum; fakat, olaya Türk hükümetinin hıristiyalara davranışı açısından bakılırsa, eminim ki Rusya, Avusturya, Roma ve Napoli vatandaşları arasında bulunan büyük sayıda Hıristiyanlar, Sultan’ın Hıristiyanları kadar iyi muamele görmekle ve gerek şahısları gerekse mülkleri itibariyle onlar kadar güvende olmakla çok mutlu olurlardı.” (II, 445) “Henüz Türkiye Avrupası’nda Avrupa sisteminin parçası olabilme işlevlerini yerine getirebilecek bir Hıristiyan devletin unsurları mevcut değil. Grekler küçük bir azınlık oluşturuyorlar ve yönetici ırk olamazlar. Çoğunluğu oluşturan Slavlar da yeni bir devletin adale ve kemikleri olmak için zorunlu koşullara sahip değiller.” (II, 446) Bu yüzden “Tükiye’ye yardım etmeliyiz.” (II, 446)
14 Mayıs 1855 tarihli notu: Hıristiyanlar için alınacak önlemler sayılıyor:
1) Asker ve subay olabilmeliler;
2) sadece sivil değil, ceza mahkemelerinde de şahitlik yapabilmeliler;
3) eşit sayıda Müslüman ve Hıristiyan hakimlerden oluşan karma mahlkemeler kurulmalı,
4) vali Müslüman olunca, her eyalette bir yardımcı Hıristiyan subay;
5) her türlü idari göreve gelebilmeliler,
6) idari görevlerin satışı durmalı. (II, 482-483)
Palmerston, İstanbul’daki elçi Bulwer’e yazısında, Kırım Harbi esnasında verilen borçların çar çur edilmelerini ve saray inşa edilmesini sert bir şekilde eleştiriyor. (II, 484)
26 Haziran 1861: Abdülmecid’in ölümü. “Abdülmecid mükemmel bir kalp, fakat zayıf bir kafaydı. İki atı birden kayba doğru sürüklüyordu. Bunlardan biri imparatorluk, öbürü de kendisi idi. Mutlu bir şekilde yarışı imparatorluk kazandı.” (II, 608)
Yeni sultan hakkında olumlu raporlar geliyor. “İmparatorluğu Avrupa güçleri arasında layık olduğu yere yerleştirecek.” (II; 608)