MAHMUD RAİF EFENDİ; Tableau des Nouveaux Réglements de L’Empire Ottoman;
Constantinople, 1798.
Berkes kitabında bu eserin 1797’de Fransızca olarak yeni Mühendishane basımevinde basıldığını söylüyor. Mahmud Raif Efendi 1793’te Londra’ya elçilik kâtibi olarak gitti. Fransızcayı (eserin önsözünde belirtildiğine göre) orada öğrendi. Eserin Fransa’nın “Doğu Politikası” içinde ve Fransızlarla işbirliği içinde hazırlandığını düşünmek daha doğru olur sanıyorum.
Eserin ilk kısmı: “Kamu gelirlerinin yeni dallarının düzenlenmesi”.
Sultan “Avrupa disiplinli” yeni bir askeri birlik kurunca yeni harcamalara ihtiyaç duyuldu. Bu amaçla yeni bir mali merci kuruldu: İradı Cedid Defterdarı. Bu eski başdefterdardan bağımsız olacaktı. O zamana kadar İmparatoluğun en büyük gelir kaynaklarından biri Aşar vergisi. Bu iki kısımdan oluşuyordu: Malikâne sistemiyle ömür boyu iltizama verilen kısmı ve zeamet veya timar olarak saf ikta halinde verilen kısım. (s. 10).
1792’de bir nizamname durumu değiştirdi: sahibi ölen malikaneler devlete geçecek ve 500 ile 15 000 kuruşun üstünde gelir getiren malikaneler boşalınca artık satılmayıp yeni Hazine’ye konulacak. İkinci gelir de şöyle düzenlendi: İstanbul Gümrüğü ve İmparatorluktaki tüm tütün çiftlikleri hisselere ayrılmıştı. Müzayede ile hayat boyu (malikâne olarak) satılıyordu. Onlar da yeni kasaya konulacaktı. 1790’da, son Rus savaşından sonra savaşa katılmayan timarlı ve zaimlerin sayımı yapıldı ve bunlara da el konularak yeni Hazine’ye eklendi. (s. 12) Hıristiyanlar için de ticarete açılmış şarap üretiminde okka başına 2 para, diğer alkollü içikiler de 4 para vergiye bağlandı. Ayrıca hayvan başına koyun yünü ve keçi kılı için de 1 para, bir okka pamuk ipliği için 2 para, yünlü pamuk için de 1 para yeni kasaya gidecekti. (s. 13) Ceviz mazısı 1 para, Rumeli’den gelen Korent üzümüne de 2 para uygun görüldü. Bütün bunların yekunu 1798’de yapılan bir hesaba göre 32 milyon 250 bin kuruş yapıyordu. Eğilim de artma yönündeydi. (s. 14)
Başkentin ve Orduların ihtiyaçlarının karşılanması için nizamname.
Tuna kıyılarında yeni hububat ambarları kuruldu. İstanbul’dakilere de yenileri eklendi. İstanbul’a hububat alınması için 12 500 000 kuruş ayrıldı. (s. 15)
Bir de “üçüncü defterdar” derecesiyle hububat nazırlığı kuruldu. Eskiden buğday fiyatları çok düşüktü. Bu “mübayaacıları” zengin ediyordu. Hububatın “ilerde”, “cari fiyatla” satın alınacağı kararlaştırıldı. Bu “akıllı – sage” hüküm bolluk yarattı. “Çiftçi tarımı korumaya ve desteklemeye tenezzül eden sultanı özellikle takdis etmekten geri kalmayacak.” (s. 16)
Yeniçeriler için Nizamname
O anda sayıları (taşra dahil) 400 000’i aşıyor. (s. 17)
Yeni talim yöntemleri benimseniyor; yeni baruthaneler açıldı. Güherçile fiyatları iki misline, baruthanelerde çalışanların ücretleri üç misline çıktı. Arakel adında bir Ermeni’nin icad ettiği değirmenler çok iyi kalite barut imal ediyorlar. (s. 27) Artık yabancı ülkelere muhtac olunmuyor. Bu, baruthane nazırlığını da istikrarlı hale soktu. Kaptanpaşalık da, komutanlıklar da satılıyor. Onlar da erzaktan ve personelin ücretlerinden çalıyorlar. (s. 41) Hüseyin Paşa’nın kaptan paşa oluşu çok önemli bir adım. Komutanların maaşları artırıldı. (Fırkata, kadırga ve “vaisseau de ligne” ülkede yapılıyor: Sinop, Galas, Metelin)
Levent Çiftlik’te Avrupa disipliniyle kurulan birlik için Nizamname
Levent Çiftlik’te ve başka yerlerde şimdiden 12 000 kişi var. (s. 55) Levent Çiftliğe kışlalar, camiler, dükkanlar, hamamlar yapıldı. Bostancılardan da bir birlik oluşturuldu: Geleneği bozmamak için “Bostanî Tüfenkçisi Ocağı” dendi. Bu da on iki bölüğe ayrıldı.