ATATÜRK KİTAPLIĞI KATALOĞU

ATATÜRK KİTAPLIĞI, İSTANBUL KİTAPLARI KATALOĞU;

Hazırlayanlar: Safiye Özkan, Ebru Akçeken; İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 1994.

3327 maddeden oluşan ve bir sürü çok önemli kitabı içeren ilginç bir katalog.

ATATÜRK VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ KONUSUNDA YURT DIŞINDA YAYINLANMIŞ KİTAPLAR BİBLİYOGRAFYASI; Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yayınları, XVI. dizi, sayı: 58; Ankara, 2000.

Bibliyografya 4 478 maddeden oluşuyor. Yararlı bir eser. İçinde Türkler tarafından yurt dışında yazılmış eserler de var. Ayrıca XIX. yüzyılla ilgili  bazı eserler ve konuyla sadece dolaylı olarak ilgili bazı eserler de kitap da yer alıyorlar.

ATATÜRK, Mustafa Kemal; Söylev ve Demeçler, I, 1919-1938. İstanbul, 1945.

Atatürk’ün milliyetçilik ve ülkedeki azınlıklarla ilgili önemli gördüğüm bazı düşüncelerini not ediyorum.

Sivas. 29 Ekim 1335 (1919) da Harbiye Nazırı Cemal Paşa’ya yollanan telgraftan:

“Anasırı gayri müslimeye gelince, bunlar daha Tevfik Paşa kabinesi zamanında intihabata iştirak etmeyeceklerini ilan eylemişlerdir. Bunların iştirak etmemeleri kendi zararlarından başka bir zarar vermez. İnşallah vatan ve millet naili istiklal olunca ister istemez aynı hukuk dahilinde Osmanlı vatandaşı olarak oturmaya mecburdurlar.” (s.44)

23 Nisan 1920: Mütarekeden Meclisin açılışına kadar geçen olayları özetliyor.

Erzurum’da konan ilke 23 Nisan’da teyit ediliyor. “Bittabi bu meselede bir esas düşünmek lazımdır ve o zaman da lazım idi. Kongre’nin vazettiği esas veçhile anasırı gayri müslimeye anasırı müslimeye verilmiş olan hukuku vermekten ibaret olacaktır ve bundan daha tabii bir esas bulamam.(s.29)

Rumlar, Ermeniler, İngilizler başta olmak üzere tüm İtilaf Devletleri ve bunların aleti Damat Ferit Kabinesi Ulusal Hareketi İttihatçılıkla suçluyor. Aslında hiçbir ilgimiz olmadığını herkes biliyor, diyor M. Kemal. Sivas’taki delegeler “İT Cemiyeti’nin ihyasına çalışılmayacağına dair alenen irer birer tahlif edilmiş ve bu yemin sureti her tarafa neşir ve ilan olunmuştur.” (s.36)

İngilizler Ermeni kırımını durdurun demişler. Mustafa Kemal’in yanıtı: “Memleketimiz cümlenizce malumdur. Hangi kıtasında Ermenilere karşı katliam yapılmıştır ve yapılmaktadır? Harbi Umumi’nin bidayeti safahatından bahsetmek istemem ve zaten İtilaf Devletlerinin de bahsettikleri bittabi maziye ait fazahat değildir. Bugün memleketimizde bu gibi fecayiin icra edildiğini iddia ederek, bundan sarfı nazar etmemizi talep ediyorlardı.” (s. 49)

Milliyetçilik hakkında: 14 Ağustos 1920.

“Vakıa bize milliyetperver derler. Fakat biz öyle milliyetperveranız ki, bizimle teşriki mesai eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların bütün milliyetlerinin icabatını tanırız. Bizim milliyetperverliğimiz herhalde hodbinane ve mağrurane bir milliyetperverlik değildir ve bahusus biz İslam olduğumuz için, İslamiyet noktai nazarından bizim ümmetçiliğimiz vardır ki milliyetçiliğin çizmiş olduğu daireyi mahdudeyi namütenahi bir sahaya nakleder ve bu itibarla da bizim istikametimizde Bolşevik istikameti görülebilir. Bahusus Bolşevizm millet içinde mağdur olan bir sınıf halkı nazarı mütalaya alır. Bizim milletimiz ise heyeti umumiyesi itibariyle mağdur ve mazlumdur. Bu itibarla dahi bizim milletimiz beşeriyeti tahlise müteşebbis olan kuvvetler tarafından himayeye şayestedir.” (s.98)

1 Temmuz 1922 (BMM’deki bir konuşma)

Tanzimatçılığın eleştirisi: “Tanzimat’ın açtığı serbest ticaret devri Avrupa rekabetine karşı kendisini müdafaa edemeyen iktisadiyatımızı bir de iktisadi kapitülasyon zincirleriyle bağladı… Bütün şuabatı iktisadiyemize bu sayede hakimi mutlak olmuşlardır.” (s.219-220)

“Türkiye’nin sahibi hakikisi ve ve efendisi, hakiki müstahsil olan köylüdür.” (s.219)

1 Aralık 1921: Bakanlar Kurulu’nun Görev ve Yetkileri tasarısı dolayısıyla yaptığı konuşmada Panislamizmi egemenlik dışı bir kardeşlik olarak görüyor. Aksi olursa “bu heyeti içtimainin büyük bir İmparatorluk, maddi bir İmparatorluk halinde bir noktadan sevk ve idaresini düşünmek istiyorsak bu bir hayaldir” (s.194)

“Biz Panislamizm yapmadık. Belki yapıyoruz yapacağız dedik. Düşmanlar da yaptırmamak için bir an evvel öldürelim dediler. Panturanizm yapmadık. ‘Yaparız; yapıyoruz dedik, yapacağız dedik’, ve yine öldürelim dediler.” (s. 195-196)

Sultan Hamit’in Kanuni Esasisi’ni göstererek: “Efendiler bu kitap düşmanlarımızı muvakkaten olsun memnun etmek gayesini gözetmiş bir kitaptır.” (s.200) Avrupa Osmanlıları vesayet altına almak isteyince “bir paşanın tahtı riyasetinde üçü Hıristiyan olmak üzere on altı memur, on ulema ve iki askerden mürekkep bir heyet Babıali’de toplandı (elindeki Kanunu Esasiye’te irae ile) ve bu kitabı yazdı.” (s.200) “Sultan Hamit bu kitaba istinaden ve bu kitapta bahşolunan hukuka istinaden ve bu kitaba bakarak aldanan milletvekillerini dağıttı. Ve 33 sene bu milleti köle gibi istihdam etti…Nihayet 324’te tekrar İlânı Hürriyet istedik, meşrutiyet istedik, hâkimiyeti milliyemizin tecellisini istedik, Sultan Hamit derhal bu kitabı bize gösterdi, pekala, bu kitabı mı istiyorsunuz? Maksadınız bu kitap mıdır? Alınız! verdim!’ dedi.” (s. 200-201) Daha sonra yapılan zulümler anlatılıyor. Nihayet “Sultanı hazır geldi. Sultanı Hazır bu kitabın salahiyeti dahilinde verdiği hukuku derhal istimalde kusur etmedi. Derhal burada kendine verilmiş olan hukuku şahaneyi bilistimal Vükelayı Meclisi kapı dışarı etti ve gönderdi.” (s.201) Sonra Kongreler ve bunlarda “Hakimiyeti Milliye” ilkesi kondu. Nasıl mı? “Yine bu kitabın ahkamını tatbik ile kullanacağız” dendi. “Telakkii Şahane” “kabul ettik!” dedi. Millet yine “bu kitaba bakarak” aldandı, “vekillerini İstanbul’a gönderdi”. (s.201) “Ne oldu efendiler? (Malta’ya sesleri)” “Cenabıhak riayetkar kılmaya mecbur tuttuğu insanların esasen kalbi vicdanındaki ihtiyacatı hakikiyesini tamamen bilir. Binaenaleyh gönderdiği kitap o ihtiyacata mutabık ahkamı ihtiva eden kitaptır.” (s.203) Daha sonra Teşkilatı Esasiye Kanunu’nu övüyor M. Kemal Paşa. “milletin vicdanından, kanaatinden çıkmıştır.” Kanunu Esasi’yi “Kara Kitap” olarak niteliyor. (s. 203)

1 Mart 1922. Meclis’in üçüncü toplanma yılını açarken: “Ermeni meselesi denilen ve Ermeni milletinin menafii hakikiyesinden ziyade cihan kapitalistlerinin menafi iktisadiyesine göre halledilmek istenen mesele Kars Muahedesi ile en doğru sureti hallini buldu.” (s. 226)

1 Mayıs 1920 konuşması. Kerkük ve Musul hakkında. “Halbuki Kerkük şimalinde Türk olduğu gibi Kürt de vardır… Meclisi Alinizi teşkil eden zevat yalnız Türk değildir; yalnız Çerkez değildir; yalnız Kürt değildir.” (s.70) (Hepsi İslamdır)

Acem Palavrası…

Atatürk kolağası (önyüzbaşı) iken Cemal Paşa 3. Ordu’da binbaşı olarak görev yapmaktadır. Bir gazetede çıkan bir makalesiyle ilgili olarak fikrini sorduğu Mustafa Kemal, kendisine “siz şu veya bu tarzda kuş beyinlilere kendinizi bebeğendirmek hevesine düşmeyiniz; bunun hiçbir kıymeti ve ehemmiyeti yoktur” der. Daha sonra şöyle konuşur: “bizim henüz hakikatle hiç temasa gelmemiş vâsi muhitlerimiz vardır. Bu muhitlerde Acemkâri hayalat ile meşbu olanlar çoktur. Büyüklük odur ki, hiç kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın; memleket için hakiki mefkûre ne ise onu görecek, o hedefe yürüyeceksin!” (Işık Kansu’dan naklen. Cemal Paşa Anısı, Cumhuriyet, 23 Ağustos 2003.