GAMBİER, J. W.

ANASAYFA

GAMBİER, J. W.; The Life of Mithat Pasha; The Nineteenth Century, Londra, 1878, Ocak. (Cilt. III)

Mithat Paşa hakkında övücü ve düşmanlarının komplolarını açıklayıcı bir makale.

“Türkiye’nin modern çağda yetiştirdiği en önemli devlet adamlarından biri.” (s. 71) Sadrazam iken kendisine bir komplo tertip edildi. Başta sultanın kardeşi, Damat Mahmut’un karısı Cemile sultan vardı; sonra da kendisi.

Damat Mahmut, Abdülaziz zamanında Abdülhamid’in tahta çıkacağını beklemiyordu ve “Mecid’in çocukları yerine Aziz’in çocuklarının” hararetli bir avukatı oldu. “Mısır Hidivi, rüşvet olarak Boğaz’da şahane bir konak (palace) verdi.” (s. 93) Diğer iki düşmanı da Serdarı Ekrem Abdülkerim ve Redif Paşa da var.  Serdarı Ekrem sürgüne gitti. Nedeni: “Rus ordusu ciddi olarak bir kurşun bile sıkılmadan Tuna’yı geçti; Tuna filosu sonunda isteyerek düşmanın ellerine teslim edildi.” (s.93)

Mithat’ın daha da büyük düşmanları kendi yarattığı düşmanlar. Mithat’ın ateşli izleyicileri ve tahrikçileri arasında her türlü “sahte özgürlük” yanlısı Jön Türkler ve “kuşkusuz Osmanlı İmparatorluğu’nun çökmesini arzu edecek” Fenerli Rumlar da var. (s. 95) Mithat bu “rahatsız edici gentry’yi” kontrol altına aldı; hatta onları memleketten sürgüne gönderdi; fakat kendisi yalnız kaldı.

6 Ekim 1875’de borçları donduran kanun Avrupa’nın gözünde “cürümlerin en büyüğü” olarak algılandı. “Kuponların kısmen ödenmelerinin durdurulması, bir milletin işleyebileceği her türlü cürümden (kırım, sakatlamalar, ahlaksızlık)  daha büyük sayıldı” (s. 91-92) Cemile Sultan reformların kendinin ve kocasının çıkarlarına ve tahtın çıkarlarına ne kadar ters düştüğünü gördü. Mithat 1875 kararını ortadan kaldıracak! “Mithat, bugün herkesin bildiği gibi, Avrupa’yı öfkelendiren şeyin Bulgar mezalimi değil, kuponların ödenmemesi olduğunu biliyordu. Eğer bunlar ödenseydi Bulgaristan Avrupa için başka bir Polonya olurdu.” (s. 92) “Mithat bir hain olsa ve kendine muhalif partiyi yüksek mevkiler vaat ederek satın almak isteseydi, sultanı bir darbeyle çok layık olduğu unutulmaya terk eder ve yerine cesaret ve sevecenliğinden doğan karakteri dolayısıyla Türkiye’de bütün gerçek yurtseverlerin umudu haline gelen genç kardeşini yerleştirirdi.” (s. 96)

Anayasa’nın başkentin vergi ve askerlik muafiyetine son vermesi de halkı kızdırmıştı. (s. 94-95)