
KERİM SADİ; Osmanlı İmparatorluğunun Dağılma Devri ve Tarihi Maddecilik; İstanbul, Doğan Kitabevi, 1962.
Hilmi Ziya Ülken, Yusuf Akçura’nın “tarihi materyalist” yönteme bağlı bir yazar olduğunu yazmış (İnsan; sayı 10, s. 776-777). Kerim Sadi buna isyan ediyor ve bu kitapçığında (54 sayfa) bunu çürütmeye çalışıyor. Konu olarak da 1821 Yunan ihtilalinin analizini seçmiş! Ona göre “21 İhtilali nasyonal bir kalkınma idi; yani Elen üçüncü sınıfının (Tiers Etat) milli kalkınması idi. (s. 38). Hareketin başarısızlığa uğramasının nedeni de, kocabaşıların ve ruhban sınıfının (aslında karşıdevrimci sınıflar), Rusya’nın Filiki Eteria fikirlerini desteklemediğinin anlaşılması. Bunun üzerine onlar da desteklerini çekiyorlar. Adalarda ve Elen valiliklerinde özerk idare var. En eski ve en zengin ailelerin reisleri “kocabaşı” seçiliyor. “Bazı yerlerde kocabaşı hiç düşmüyor, rey sandığında suistimaller oluyordu”. Yeniçeriler de bunlarla iyi geçiniyor. (s. 16). “Politik ve ekonomik imtiyazlarını muhafaza eden kocabaşılarının kuvveti o derecede idi ki, padişahlara nüfuz ederek Türk paşalarının ve Türk beylerinin yerlerini değiştirebiliyorlardı. Galata zenginleri (İstanbul’un aristokrasi sınıfı) Sultana hizmet etmekle kalmamışlar, Osmanlı feodalizmi ile el ele vermişlerdir” (s. 17).
Ayaklanmayı burjuvazi başlatıyor ve öncülük yapıyor. Fransız Devrimi fikirlerinin etkisi altında.
Kerim Sadi’ye göre bazı Yunan tarihçileri Fatih’in ruhban sınıfına ve aristokratlara verdiği ayrıcalıkları bir “gaf” ve “Cenab-ı Hakk’ın lütfu keremi” olarak görüyorlar. Yazar ise bunun bir “gaf” değil, “muhitin icaplarına uyma” olduğunu söylüyor. (s. 15).