DAVİSON, RODERİC H. (1916-1996); Austin, Essays in Ottoman and Turkish History, 1774-1923;
Texas University Press; 1990. Türkçesi: Osmanlı-Türk Tarihi (1774-1923), İstanbul, Alkim Yayınları, 2003.
Çok farklı konularda Osmanlı ve Türk tarihiyle ilgili makaleler. Özellikle Tanzimat döneminde Müslüman-Hıristiyan eşitliği konusundaki tavır değişikliğini inceleyen makale ilginç. İlk kez Temmuz 1954’te American Historical Review’da çıkmış. Yazara göre Reşit, Ali, Fuat ve Mithat paşalar bu konuda adım atılmasından yana tavır koyuyorlar. Amaç eşitlik ilkesi temelinde bir “Osmanlı vatandaşı” yaratmak. Ali Paşa 1867’de Girit isyanının çözümü için bir de memorandum hazırlıyor (s. 174). Davison, N. Kemal’in Hürriyet’te çıkan (1868) bir yazsına gönderme yaparak şairin 1856 Ferman’ında gayrimüslimlere verilen haklara karşı çıktığını söylüyor; İbret’teki analizler (1872) yok sayılıyor. (s. 189).
Davison başka bir makalede de (Political Modernization in Japan and Turkey, kol. eser, ed. Dankwart Rustow, Princeton, 1964). Mithat Paşa ile ona uzun yıllar danışmanlık yapan” Odian Efendi ilişkileri üzerinde dururken, 1867 Vilayet Kanunu, hatta 1876 Anayasası düşüncesinde Odian Efendi’nin etkisi olasılığının altını çiziyor. (s. 140).
Başka ilginç bir inceleme de Osmanlı kaime sorununu inceliyor. Onunla ilgili notlar:
— Osmanlılarda ilk kağıt para denemesi (s. 99-114).
Osmanlı Hükümeti “kaime” basmaya 1840 yılında başladı. Bu tarihi 1830’a kadar götürenler de var; fakat Davison o tarihe kadar yapılmış tüm kaynakları gözden geçirerek 1840 yılını kabul ediyor. Bu emisyon iki dönem halinde 1862’ye kadar sürüyor. Yazar ilk dönemi (1840-1852) ele alıyor. İkinci dönem, 1852’de faizsiz kaimelerle başlıyor.
Kaime “bir tür iç borçlanma” olarak başladı; fakat diğer borçlanmalardan farklı olarak piyasada dolaşıma sürüldü ve giderek kağıt para haline geldi. (s. 113).
Kaime nedeni askeri yenilenme; özellikle Kavalalı M. Ali Paşa yenilgisinin yarattığı mali kriz ve para ihtiyacı. Hükümet için altın karşılığı değerini kaybeden Beşlik ve Altılık (kuruş) çıkartmanın artık mümkün olmaması. İltizam sisteminin kalkması da bekleneni vermemiş; gelirleri azaltmış. Daha önceki krizlerde Devlet gelecek gelirlerle ödenecek kısa vadeli hükümet senetleri (Esham) satmış. Galata sarraflarına kısa vadeli borçlar (Sergi) da çok birikmiş. Yeni bir yola gidiliyor. 25 Ağustos 1840 tarihli Hükümet memorandumuna göre 160 milyon kuruş; yani 32 bin kese kaime. Yani mütevazi bir miktar. İzmir dışında taşra da kullanılmıyor. Devlet kabul zorunda; bireylerse ister kabul ediyor, istemezse etmiyor. Yılda iki kez faiz ödeniyor. Madeni para karşılığı yok. Ödemeler yaklaşınca fiyatı yükseliyor. İlk kaimeler çok büyük ve kaba; kolayca taklit ediliyor. Kalpazanlığı önlemek için matbada basılıyor; yine taklit ediliyor. İki amacı var. Devlete fon sağlamak ve para dolaşımını kolaylaştırmak.
“Babıali 1845’te Galata’nın önde gelen iki sarrafı Th. Baltazzi ve Jacques Alléon ile Londra ve Paris’te kambiyo senetleri sağlamaları ve Sterlinin değerini 110 kuruşta dengede tutmaları için, Hazine’den yıllık bir ücret karşılığında anlaşıldı” (s. 112). Bunu yaptılar; iki yıl sonra da bu işi yapması için Banque de Constantinople kuruldu. “Sermayesi olmayan ve devletin sübvansiyonuna dayanan bu Banka sonunda Babıali’ye pahalıya mal oldu”. (s. 112).
—Nineteenth Century Ottoman Diplomacy and Reforms, İstanbul, Isis, 1999. (VII-460 s.)
Yazarın çeşitli yayın organlarında çıkmış olan makaleleri.
— Turkish Attitudes and Christian-Muslim Equality in the XIXth Century; American Historical Review; Vol. 59. No: 3. 1954.
“Aslında hantal, yozlaşmış ve gaspçı yönetimin yükü, İmparatorluk’ta Hıristiyanlardan çok Müslüman Türk ve Araplar üzerine çökmüş durumda” (Fakat yine de Hıristiyan ve Yahudiler ikinci sınıf vatandaş; kıyafet, tanıklık, idareye katılım vb. gibi konularda eşit değiller.) (s. 845)
Reşit, Ali, Fuat ve Mithat paşalar fanatizmden uzak, Batılılaşmış devlet adamları.. Ali Paşa “İmparatorluktaki halklar yığışımını yönetim için en uygun olarak Osmanlı Türkünü görüyor.” (s. 851) Fakat Girit Savaşı’ndan sonra onun da fikri değişmeye başladı. Dört Osmanlı Paşası “Osmanlılık” üzerinde birleşmeye başladılar. (s. 852) “Onlar samimiyetsizlikle değil, bu dönemde İmparatorluğun Grek, Sırp ve Rumen halkları arasında giderek güçlenen ve Bulgar ve Ermenilere de yayılma istidadı gösteren ulusçu ruhun yönetici gücünü anlamamış olmakla eleştirilebilirler.” (s. 853) Batı ve elçileri Osmanlılara çok yardım ettiler;
“1872’de Mithat Paşa Osmanlı İmparatorluğu’nu Bismark’ın Yeni Almanya modelinde olduğu gibi federal bir devlete çevirmek için çalışmaya başlayınca onların pervasız bir reddiyle karşılaştı.” (s. 853)