CANTEMİR, DEMETRİUS

ANASAYFA

CANTEMİR, DEMETRİUS; Histoire de l’Empire Ottoman, Paris, 1743. 2 Cilt.

Çevirmen rahip Desmoletz’in önsözü: Osmanlı İmparatorluğu çöküş halinde (“décadent”). Her devlet, doğa kanunu gereği, sonunda ölüyor. Grek ve Roma devletlerinden sonra Osmanlı Devleti de çözülmeye mahkum. “Osmanlılar hala güzel bir yapılar (“une belle figure”); fakat, yazarın görüşüne göre, artık kuruluşlarındaki gibi değiller.” (s. II) “Kesinlikle denilebilir ki Romalılardan beri dünya Osmanlılar kadar güçlü bir devlet görmedi.” Türkler hep Romalılara benzetiliyor. Cantemir, çöküş başlangıcı olarak 1683’ü alıyor. Türkleri İskit, Arapları da Sarazen sayıyor. Tercüman eser için, belki tarafsız değil, ama liyakatle (avec dignité) yazılmış, diyor. Yazarı Timur’un sulbünden çıkmış Türk sayıyor.

Yazarın Girişi:

Yazar Türk adının nereden geldiğini sorguluyor. Hoca Saadettin’in vakayinamesinde ya da Nimetullah’un Türkçe-Acemce sözlüğünde İskitlerden geldikleri yazılı. Acemler Kıpçak ovalarından gelenlere Cengiz istilasından beri İskit adı vermişler. Sadi’nin Gülistan’ında “beni memleketimden Türklerin haksızlığı uzaklaştırdı” deniyormuş. (s. XVI) Başka bir yerde de “görünüşte insana benziyorlar; fakat daha çok kana susamış kurtlara benziyorlar.” Eserin yazıldığı tarihe göre Cengiz Han arkasındaki Türkler söz konusu. (Hicret’in 635’inci yılı). Nicephore Türk adı altında Konya Sultanı Alaaddin’in tebaasını zikrediyor.

Türk adı Osmanlılara mal edildi? Osman’ın büyük babası Süleyman “İskit gençliğinin çiçeği olan” 50 000 kişiyle fetihlere başladı; Azerbaycan’ı aldı; Halep’e geldi. Bunlar İran Sarayı’ında duyulunca bunlara Türk adı verildi. İranlılara göre bunların çirkinliği bunlara Türk adı verilmesinde rol oynadı. Sonra Süleyman’ın birlikleri dağıldılar. II. Alaeddin babasının devletini ihya için Türkleri yerleştirdi; köylülerle evlendirdi ve kendisi de “Türklerin Sultanı” unvanını aldı. (s. XVII) Bu sırada Osman’ın babası Süleyman Fırat’ı geçerken öldü. Oğlu Ertuğrul’u Alaeddin paşa yaptı. II. Alaeddin varis bırakmadan ölünce, Türk kronik yazarlarının anlattığına göre, Osman sultan ilan edildi ve “bütün halkına ortak bir biçimde kullanılar iğrenç Türk isminin aşağılığından onları kurtarmak için bu sıfatın sadece köylülere verileceğini; geri kalanların da kendisi gibi Osmanlı olarak adlandırılacaklarını emretti” (s. XVIII) Türk ifadelerinde hep kabalık ifadesi olarak kullanıldı. Tarihçi Hoca Saadeddin’e göre Türkler, Türkistan kralları güçleri ile Timur’a katıldılar. Cantemir Türklerin Oğuz tatarları soyundan olduğu kanısında. Sabit yerleri yok. “Oba” denilen çadırlarda kalıyorlar. (s. XVIII) Bu Türklerin modern Türklerle bir ilgisi kalmamış. Cantemir Osmanlılar üzerinde yazanlardan en çok Chalcondyle’e güveniyor. (s. XXI) Cantemir Türklerden “bu yüce (sublime) ırk” diye söz ediyor. Malkoçoğlu, Mihaloğlu vb.. (Birincisi Bulgar ya da Sırplardan; ikincisi de muhtemelen Komnen’lerden geliyor.) Cantemir çeşitli yazarların görüşlerini aktardıktan sonra İskit sözcüğünü benimsiyor. Chalcondyle düzeyinde olmamakla birlikte Jean Gaudier de (hangi kronikten olduğunu belirtmeden Oğuz Türklerinin genealogie’sini yapıyor) övülüyor. Oğuzlar muhtemelen Hazar Denizi ile Karaboğaz arasındaki bölgeden geliyorlar.

Yazar Hoca Saadeddin’den saygı ile söz ediyor. Hoca ayrıntılı analize girmiyor; jenealoji tartışmalarının yükünü başkalarına bırakıyor. Fakat söylediğine göre, bir çok tarihçi Osmanlıların kökenini Hazreti Musa’nın oğlu Yafes’e kadar uzatıyorlar. (s. XXIX)

Yazarın son gözlemi: Türklerin genel kanısına göre Oğuz Türklerinin başlıca iki dalı var. Bunlardan biri Osmanlılara, öbürü de Kırım Hanları’na götürüyor. Bu yüzden Osmanlı Hanedanı ortadan kalkarsa Kırım Hanları’nın tahta geçeceği yolunda bir kural oluşmuş. (s. XXX) Bu fikir yazar zamanında çok canlı imiş. Sultan Mustafa’ya ayaklanma sırasında Müftü hatırlatmış.

Eserin sonunda yazarın hayatı var. Babası Constantin Cantemir Buğdan Prensi imiş. Eserin aslı Latince olarak kaleme alınmış!