FUA, ALBERT

ANASAYFA

FUA, ALBERT; Abdülhamid II et Mourad V., Paris, 1909.

A. Fua,  Meşveret yazarlarından.  Indépendant dergisinin yazı işleri müdürü. Kitap Rusya ve Abdülhamit düşmanı espriyle yazılmış.

31 Mart Vak’ası ile ilgili iddiaları dikkati çekiyor. İngiliz yandaşlarının (“İngiliz Partisi”nin) gözlükleriyle kaleme alınmış.

Jön-Türkler iktidarı alınca Abdülhamit’e yumuşak davranmışlar. Ahmet Rıza Bey Abdülhamit’e ziyaretler yapıp, mültefit davranıyormuş. İktidarda kalmasına da taraftarmış. Vesayet altında tutulabileceği inancı içindeymiş. Oysa kendisi bu konuda çok sert. (s.6-7) 31 Mart hareketini “demokratik-popüler” bir hareket olarak görüyor. Tam bir halk hareketi. Milliyetçi olmayıp, bazı Jön-Türklerin dinsizliğine karşıymışlar. Halkın “dini ve demokratik duygularını rencide edenlere” karşı yapılmış. (s. 6) Burada topladığı yazılar tamamen Murat yanlısı, Abdülhamit karşıtı düşüncelerle dolu. Rusya Abdülhamit’in tahta çıkışını sevinçle karşılamış (s. 18) Rus elçisi İgnatiyef, Sultan Murat’ı düşürmek için Redif Paşa vasıtasıyla entrikalar çevirmiş. (s.27) A. Fua, Abdülhamit’i Rusların iktidara getirdiği inancında. (s.35)

V. Murat’ın en iyi iki dostu Ali Şefkati ve Kératy’nin “Pera dostu” dediği Cleanty Scalieri. (s. 45)

Damad Mahmud Paşa (Abdülmecid’in damadı) Mithat Paşa ile birlikte ölüme mahkum edildi. Başları “Japon fildişileri, sanat esrleri” etiketli bir pakette geldi (s. 36) Yazar Murat’ın deli olmadığı kanısında. Ali Suavi de övülüyor. (s. 59)

FUA, ALBERT; Le Comité Union et Progrės contre la Constitution; Paris; 1911.

Yazar burada da eski dergi arkadaşı Ahmet Rıza Bey’in dönekliğini sergiliyor.

1911’de Komite Anayasa’yı değiştirmek istiyor.

Yazarın ilginç bir teşhisi: “Türkiye’nin tarihi uzun bir hükümet darbeleri serisinden başka bir şey değildir; o derece ki normal kurumsal rejiminin darbe darbe rejimi olduğu söylenebilir.” (s.30)

Auguste Comte parlamenter rejim düşmanı; III. Napolyon’un darbesini onayladı; fakat daha sonra yapılan zulme karşı çıktı. Kendisi Comte’un karşısına S. Mill’i koyuyor.

Fransız pozitivistleri Ahmet Rıza Bey’le Dr. Nazım’a 1908 Kasım’ında bir görev veriyorlar. O sırada A. Rıza Bey hükümeti temsilen (ministre plénipotentiaire olarak) Avrupa başkentlerini dolaşıyor. Bir ziyafette nutuklar atılıyor. M. Keufer’in nutuğunda, proleterleri koruyun, parlamenterizmin hayallerine kapılmayın, “hükümetleri, en adi çıkarlarını korumak için savaşa kışkırtan kapitalizmin ve plütokrasinin kötü etkileri altında kalmayın” öğütleri veriliyor. (s.47) (Bk. La Revue Positiviste İnternationale; 1908. s. 83) Daha sonra da dostu Maurice Ajam, Opinion’da (20 Şubat 1909) “Un Positiviste dans L’İslam” (İslamiyet’te Bir Pozitivist: Ahmet Rıza) başlıklı  bir yazı yazmış. Yazıda deniyor ki “Ahmet Rıza atalarının imanını kaybetti, fakat Türkiye’yi bir hamlede özgürleştirmek niyetinde değil. Her pozitivist, kelimenin en iyi anlamında bir oportünisttir. Bir ulusal zihniyetin devrimci bir şekilde yok edilemiyeceğini iyi biliyor.” (s. 49)”

FUA, Albert; La Guerre Mondiale Préméditée et Concertée par L’Allemagne et les Jeunes-Turcs; Paris, 1915. (La Revue Hebdomadaire, 1915)

Yazar 31 Mart (13 Nisan 1909) olayının gerici bir olay olmadığı kanısında. Delil : Gerici sayılan İstanbul ordusu başında Nazım Paşa var. The Times, 16 Nisan 1909 tarihli sayısında şunları yazmış. “Eski düzeni geri getirmek isteyen hiçbir hükümet, birinci ordu komutanı olarak, sadece Türk ordusunun en iyi askeri olmakla kalmayan, aynı zamanda liberal fikirleri yüzünden eski rejimde en çok ıstırap çekenlerden biri olan Nazım Paşa’yı seçmezdi.” (s. 13) Fakat Ahrar’a sempati duyduğu için Komite ona düşman olmuştu. 31 Martta Komite ileri gelenleri Alman elçiliğine sığınmışlardı. Selaniğe, Mahmut Şevket Paşa’ya talimat oradan gitti. Nazım Paşa onu karşılayıp kucaklaşma (‘fraternisation’) öneriyor. Mahmut Şevket Paşa sözünde durmadı. Tüm muhalifleri kırdı. Alman tarafından baş rolü Baron Marshall von Bieberstein oynadı. Balkanlarda Alman nüfuzu için bölücülüğü kışkırttı, Türkçülüğü destekledi. Şikayete gelen bir Ermeni delegesine Marshall “eğer rahat durmazsanız hepinizi kıracaklar” dedi. (s. 18)  Birkaç gün sonra Adana zulümleri (‘atrocités’) başladı.

Savaşı Meşrutiyet de öngörmüş, fakat resmi çevreler ikazlara sağır kalmışlar, dahası adeta savaşı finanse eder gibi 800 milyon Franklık kredi açılmış. (A. Fua Meşrutiyet dergisinde Şerif Paşa ile birlikte çalışmıştı. O dergi de böyle bir ikazda bulunmuş ve yayınına son vermişti.) A. Fua tüm dinlere karşı. Vatikan’a çatan broşürleri var. Osmanlı devletinde en özgür dönemin 1866-1876 arasında yaşandığı kanısında.

Albert Fua’nın başka bir kitabı da (Abdul-Hamid II et Mourad V. Masque de Fer; Paris, 1909) Abdülhamit ve Rusya düşmanı duygularla dolu.Rusya, Sultan Hamit’in tahta çıkışını sevinçle karşılamış. (s. 18) Sultan Eyüp camiine merasim için gidince Konya Mevlevi Şeyhi Sultan Çelebi itiraz etmiş; tahttan indirilmesini istemiş. Çünkü, yazara göre, kendisi o zaman bu merasim için “zorunlu” bir merci haline gelmiş. (s. 33)

V. Murat’ın deli olmadığı kanısında. (s.55-65) (V. Murat’ı yakın dostu olaral sunuyor.)