MUALLİM NACİ; Medrese Hatıraları; İstanbul, Hece Yayınları, 2007.
Muallim Naci (1850-1893) bu anıları ile 1880’lerin Osmanlı toplumu hakkında bazı fikirler veriyor. Naci, Fatih semtinde, Fevziye okulunda okudu. Babası ölünce, 1859’da Varna’ya gittiler. 1876’da Varna’ya mutasarrıf olan Sait Paşa’nın himayesine girer. Paşa 1882’de Hariciye Nazırı olunca onu maiyetine alır. Daha sonra büyükelçi olduğu Berlin’e de götürür.
Muhafazakâr yazarın bazı düşünceleri:
“Cinnet derecesini bulmamak şartıyla merak edilen heves-i şedid maarif ve sanayie masruf bulunduğu takdirde sahibine bedreka-i kemal (tam kılavuz) olagelmiştir.” (s. 111).
“İnbisat-efkâr (fikirlerin yayılması) vesailinin fıkdanı (yokluğu) cihetiyle şimdiye kadar Osmanlı toprağının öyle pek çok kabiliyetlere meşhed (mezar) olduğu inkâr olunamaz zannederim. Şimdi ise saye-i Hamid-i Hümayun’da her türlü esbabı inbisatı amade bulmaktayız.” (s. 87).
“Urefayı İslamın (İslam ariflerinin) öyle birçok sözleri vardır ki, âsâr-ı garbiyeye hasr-ı temayül ettikleri cihetle kütüb-i milliyemizin mütalaasına vakit bulamadıklarından gençlerimimizce meçhul kalmaktadır.” (s. 121). (Bunları ancak Avrupalı “meşahir” kullanınca biler de önemini kavrıyoruz).
Yazar ahlakta hep “vasat”ı (ılımlılığı) savunuyor. Çocukların sünnet olmaları da bu çerçevede savunuluyor. Sünnetle, “istidadu’t tezazi (şehvet arzusu) azalup hırs-ı vak’a tenezzül eder” (s. 67).